Tarih: 03.10.1997 | Yer: Amerika | İzlenme:5070
es-Selamu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh.
Avrupa'dan, Almanya'dan, Frankfurt'tan Kuzey Amerika'ya geçtik.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in bir hadîs-i şerîfi var.
Hakkat mehabbetî li'l-mütezâvirîne fiyye.
Allahu Teâlâ hazretleri bizi sevgisine, rızasına vâsıl eyler inşaallah.
Allahu Teâlâ hazretleri, müslümanlar arasındaki muhabbetleri, dostlukları, ziyaretleri,
Amerika'da ayrıca çok güzel şeyler gördüm. Hürriyet havası var. Herkes serbest.
Paralarına, in god we trust
İnsan burada, bu duygularla medeniyetin, insanların birbirlerinin inançlarına sevgi,
İslâm'da muhabbet çok önemli!
Yalnız burada hoşuma giden bir başka şey, dış görünüm olarak sonbahar yaklaştı,
Burada çok güzel bir şey oluyor.
Üzerinde sincaplar ve tavşanlar koşuşuyor. Her an tavşanları görmek mümkün.
O sevgi, o muhabbet de güzel bir şey, aziz ve sevgili kardeşlerim!
Evet, şimdi sevgi, muhabbet ve dostlukla ilgili sözlerden sonra
Peygamber Efendimiz buyurmuş ki, Abdullah İbn Mübarek'in rivayet ettiğine göre;
Men ekarra bi-ayni mü'minin ekarrallâhu bi-aynihî yevme'l-kıyâmeti.
Araplar'da "göz serinliği"; gönül hoşluğu, gönül şenliği mânasına kullanılıyor.
Kim bir mü'minin kalbini yapar, sevindirirse, Allah da onun âhirette kalbini hoş eder,
Tabii bu arada şeklen yapılması gereken bir iş olarak da "musafaha" dediğimiz hadise var.
Temâmü't-tahiyyeti'l-ahzü bi'l-yedi ve'l-musâfahatü bi'l-yümnâ.
Ebû Ümâme el-Bâhili hazretlerinden rivayet edilmiş bu hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;
"Selamlaşmanın tamamı, mükemmel, kâmil olması karşısındaki kimsenin elini tutmakla,
Bir insan bir kimseyi sevdi mi elini avucuna alır; bir taraftan elini sevgiyle tutarken bir taraftan da
Musafaha dediğimiz, elleri tutuşarak yapılan selamlaşma tokalaşmadan daha başka türlüdür.
Hatta geçen gün bendeniz -hayırdır inşaallah- rüyamda gördüm.
Birbirlerine musafaha edelim derken, ellerini tutup el öpmeye kalkıyorlar.
Hocamız da uzaktan bakıyor. Onların o halini görünce yanlarına yanaşıyor.
Sonra da denize doğru yürüyorum. Suların içine de ayaklarım giriyor.
Elle musafaha yaptığı zaman selamlaşma daha sıcak olmuş, sevgi daha güzel ifade edilmiş oluyor.
Mü'mini sevindirmenin çok çeşitleri var.
O hadîs-i şerîflerden bir ikisini size nakledeyim:
Mesela Peygamber Efendimiz, Aişe-i Sıddîka validemiz radıyallahu teâlâ anhâ'nın
Tehâdev fezdâdû hubben. "Birbirinizle hediyeleşin, o zaman birbirinize karşı muhabbetiniz artar."
İfade edilmiş olduğundan hediye yoluyla muhabbetiniz artar.
Şahsen zamanını, fırsatını kollamalı. "Bu, bana hediye vermişti." diye
Hediyeleşmeyi Efendimiz tavsiye ediyor. Hatta başka bir hadîs-i şerîf daha okuyalım;
Tehâdev fe inne'l-hediyyete tüda'ıfü'l-hubbe ve tezhebu bi-gavâili's-sadri. "Birbirinizle hediyeleşin.
Demek ki müslümanlar birbirlerini çok sevecek, sayacak.
Bazı kimseleri görüyorum, hediyeyi kabul etmiyorlar. Böyle bir tavırla, minnet altında kalmak istemiyor.
Efendimiz hediyenin alınmasını, verilmesini uygun görmüş ve bir ifadesinde şöyle geçiyor;
Men ekremehû ehûhü'l-müslimü fe'l-yakbel kerâmetehû fe-innemâ hiye kerâmetillâhi
Enes radıyallahu anh'ten bu hadîs-i şerîf. Dikkatle dinleyin, hatırınızda kalsın; önemli!
Men ekremehû ehûhü'l-müslimü. "Her kime ki müslüman kardeşi bir ikramda bulunmuşsa…"
Demek ki, "Söyleyene değil söyletene bak." dediği gibi
Başka bir hadîs-i şerîfte İbn Ömer radıyallahu anhümâ'dan açıkça beyan edilmiş;
Men ekreme ehâhü fe-innemâ yükrimullâhe.
İkram eden, kardeşine ikramda bulunduğu zaman Allah'ın hoşuna gidecek bir şey yapmış,
O bakımdan müslümanlar hediyeleri, birbirlerine karşı ikramları almalı
"Rabbenâ hep bana."
O tarzda tek yönlü olursa istismar gibi olur. Birisinin ötekisini sömürmesi gibi olmaması lazım!
Dinimizin emirleri ne kadar güzel! Çok şükür Rabbimiz'e, bize İslâm'ı nasip etmiş.
Birisine bir ikram gelirse Allah'ın ikramı, Allah bize ikram etmiş gibi oluyor.
Burada bir şeyi de hatırlatmak, üzerine dikkatinizi çekmek istiyorum:
Men ekremehû ehûhü'l-müslimü. "Her kime ki müslüman bir kardeşi ikramda bulunursa…"
"Kerâmet" kelimesinin kullanışına dikkatinizi çekmek istiyorum.
"Kerâmet"i biz ne mânaya kullanırız?
Evliyâullahın olağanüstü yaptığı, şaşılacak bir iş.
Bakın, burada kerâmet ne mânaya kullanılıyor?
Men ekremehû ehûhü'l-müslimü fe'l-yakbel kerâmetehû.
Kerâmet, "ikram, ikram olarak verilen bir şey" mânasına geliyor.
Kerâmet, aslında ikram edilen şey demek.
Ben bir konuşmamda demiştim;
"Her şeyi yapan Allahu Teâlâ hazretleridir."
Bu çok doğru bir söz! Çünkü;
Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah. "Allah'tan başka güç, kuvvet sahibi yok."
Her şeyi yapan Allah! Evliyâullahın kerameti de Allah'ın ona bir ikramı…
Aziz ve sevgili kardeşlerimiz!
Sevgiden muhabbette, musafahadan ikrama derken güzel güzel [konular] konuşmuş olduk.
Müslümanın müslümana karşı sevgi artırıcı şeyler yapması gerekirken,
Ebû Ümâme hazretlerinden ve diğer kaynaklarda da başka ravilerden rivayet edilmiş.
Men'iktetaa hakka'mriin müslimin bi-yemînihî fe-kad evceballâhu lehû'n-nâra
Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl.
Bu hadîs-i şerîf tehditli, korkulu bir durumu bize anlatıyor.
"Kim bir müslümanın, bir müslüman kişinin hakkını yalan yere yemin ederek kesip alırsa…"
Hakkını elinden koparıp kesip alırsa…
Fe-kad evceballâhu lehû'n-nâra. "Allah ona cehennemde yanmayı vacib kılar."
Neden?
Yalan yere yemin etti, birinin hakkını yedi, gasp etti, çiğnedi, haksızlık yaptı; cehenneme gidecek.
Ve harreme aleyhi'l-cennete. "Ve cenneti Allah o kula haram kılar." Yani cehenneme sokar.
Bu, yalan yere yeminin ne kadar kötü olduğunu gösteriyor.
"İçeride şahit lazım oldu, şahitlik yapar mısın?"
Hemen çıkıyormuş, tanımadığı görmediği halde,
Evet, dünyada biraz para alıyorlar, adaleti şaşırtıyorlar ama âhirette bu yaptıklarından dolayı
O halde demek ki haksızlık etmemek ve yeminle de haksızlığı sağlamamak lazım!
Birisi sordu, böyle bir durumda, dedi ki;
Yâ Rasûlallah, ve in kâne şey'en yesîrâ. "Az bir şey olsa da mı?" Yani küçük bir şey aldı.
Misvak, Arap ülkesinde bir çeşit çalının köküdür.
Ayrıca içinde asitleri söndüren, antiseptik, mikropları öldüren maddeler olduğundan
Eğer misvaktan bir dal parçası bile olsa, ne kadar az olursa olsun bir insan haksız yere
Demek ki müslümanı üzmemek, hakkını yememek, haksızlık yapmamak,
Allahu Teâlâ hazretleri bizi her türlü hatadan, kusurdan, günahtan ve âhirette
Tabii önceden hatalı bir şeyler yapıldığında ne yapmak lazım?
Tevbe istiğfar etmek lazım!
Men eksere mine'l-istiğfâri, cealallâhu azze ve celle lehû min külli hemmin ferecen
Men eksere mine'l-istiğfâri. "Kim istiğfârı çok yaparsa…"
Ahmed İbn Hanbel ve diğer kaynaklar rivayet etmiş.
Demek ki Allahu Teâlâ hazretlerine çok tevbe ve istiğfâr edeceğiz.
Tevbe ve istiğfâr etmesi lazım!
Onun için tevbe ve istiğfârı çokça yapalım, aziz ve sevgili kardeşlerim.
Her zaman da söylüyorum.
Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş bir hadisi söyleyeceğim.
Men eksere zikrallâhi fe-kad berie mine'n-nifâkı.
Münafıklık onun üzerinden izale olmuş olur.
Demek ki Allah'ın zikrini çok yapacağız. "Allah" diyeceğiz, "lâ ilâhe illallah" diyeceğiz,
Yunus Emre rahmetullahi aleyh ne kadar güzel söylemiş:
"Yunus sen bu dünyaya niye geldin,
Gece gündüz hakkı zikretsin dilin,
Evliyâya uğramaz ise yolun,
Göçtü kervan kaldın dağlar başında…"
Zikretmeyi [övüyor.] Yunus'u seviyoruz, sözlerini de sevelim.
O halde bazı insanlar kendi kafasından İslâm'ı yanlış yorumlamasınlar.
Allahu Teâlâ hazretleri bizi zikrinden, şükründen, tevbesinden, istiğfârından;
Peygamber Efendimiz'in, dinimizin ne kadar güzel olduğunu gösteren
Temâmü'l-birri en tağmele fi's-sırrı amele'l-alâniyeti.
Peygamber Efendimiz kısaca böyle buyurmuş.
Birr ne demek? İki "r" harfiyle, el-birr?
İyilik demek.
Temâmü'l-birri.
En mükemmel iyilik, iyiliğin en yüksek derecesi neymiş?
En tağmele fi's-sırrı amele'l-alâniyeti. "Tenhada, hiç kimse yokken, gizlide;
Alâniyeh, alenî olarak demek. Alenî olarak insanların karşısında yürürken, otururken, konuşurken,
Herkesin karşısında böyle yapıyor, yalnız kaldığı zaman ne yapıyor?
Onun için aziz ve sevgili kardeşlerim!
Her zaman Allah'ın bizi gördüğünü hatırda tutalım, hatırdan çıkarmayalım.
İyi insan olmak… Yalnızken de, polis, müfettiş varken de…
Mevlâ'mız bizi cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin. Allah hepinizden razı olsun.
es-Selâmu aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh.