Tarih: 20.10.2000 | Yer: isveç | İzlenme:4159
es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!
Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden
İğtenimû da'vete'l-mü'mini'l-mübtelâ.
Hastalandığı zaman mü'minin duası makbuldür.
Hastaya verilen mükâfatlardan birisi, duasının müstecâb dua, kabul olunacak dua olmasıdır.
"Hasta mü'minin duasını ganimet bilin; ondan istifade edin, faydalanın."
İğtenimû; "ganimet bilmek, faydalanmak" mânasına…
Zaten mü'minin duası makbuldür ama hasta bir mü'minin duası özellikle çok kıymetlidir.
Hasta ziyaret edin. Hastanın duasını fırsat bileceksiniz, hâlini hatırını soracaksınız.
Cuma günü sadaka vermenin faydalı ve çok kârlı olduğunu hadîs-i şerîflerden biliyoruz.
Her hafta bunları yapmaya gayret edin, sevapları kazanın.
Hasta kardeşlerimizi ziyaret edin. Bizden de selam söyleyin, bize de dua etsinler.
Hasta ziyareti; bir.
Hasta olmayan arkadaşları ziyaret; iki:
"Falanca kardeşim var, okuldan arkadaşımdı." veyahut "Askerlikten arkadaşımdı."
Buradan bir arkadaş evine gidiyordu;
"Falanca yere uğrayacak mısın?" dedim.
"Yok, ben doğrudan doğruya giderim." dedi.
Doğrudan doğruya gitmeyip de falanca yere uğrasa bir işi de olmadığı için tam ivazsız garazsız,
Büyükleri ziyaret etmek çok güzel. Annesinin babasının, vefat etmiş büyüklerinin hâl-i hayatta iken
Bu çeşit ziyaretleri hayatınızın bir parçası olarak yapın.
İkinci hadîs-i şerîf Safvan b. Assal radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş.
Üğzû bi'smillâhi fî-sebîli'llâhi
Efendimiz buyuruyor ki:
Üğzû. "Gazaya gidiniz, cihada gidiniz, gaza ediniz." Bismillâhi.
Hem besmele çekerek hem de -o savaşı neden yapıyorsunuz?- Allah rızası için.
Fî-sebîlillâhi "Allah yolunda" diye onu da ayrıca belirtiyor.
"Besmeleyi çekerek, Allah'ın adına, Allah'ın namına, Allah'ın rızasını kazanmak için gaza edin!"
Başka niyetlerin; art niyet, kötü niyet, dünyevi düşünceler veya kızgınlıklar, hınçlar,
Bir tek hesap güzeldir:
"Cenâb-ı Hakk'ın rızasını kazanmaya çalışmak, âhirette Allah'ın sevdiği kul olarak, cennete girmek."
Hatta bazı kimseler, cenneti de hesap etmiyorlar;
Terk, "bir şeyi bırakmak" demek.
1. Terk-i dünyâ: Bu dünya hayatının menfaatinin, fâni, geçici hesapların bırakılması.
2. Terk-i ukbâ: Âhiret hesabını terk etmek.
3. Terk-i hestî: Varlığı terk edecek. Her çeşit "benim" dediği şeyi gözünden, gönlünden çıkaracak.
4. Terk-i terk: Bu terk ettiklerini de
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki "Allah'ın adıyla, Allah rızası için gaza edin."
Bazen duyuyoruz; "Kendi vatanını kurtarmak için çarpışıyor." diye sevdiğimiz Afganlılar'dan
Nasıl olacak?
Fî-sebîlillâh olacak; art niyetli, başka maksatlı, şeytana kanarak olmayacak.
Lâ teğullû. "Ganimet malını iç etmeyin, çalmayın!"
Savaşta alınan ganimetler, ordunun malıdır. Komutanın emrinde ortaya yığılır.
Ve lâ tağdirû. "Ve gadir, zulüm yapmayın!"
Gadrin çeşitleri:
1. Anlaşmayı bozmak: Mesela anlaşma yapmışsanız sözünüze sadık olun, sözünüzün eri olun.
2. Bir de gadir, "zulüm" mânasına gelir. Başka hadîs-i şerîflerden biliyoruz.
Mesela Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki:
Lâ taktülû şeyhan fâniyâ. "Yaşlı bir adamı öldürmeyin!"
Çünkü ihtiyar, savaşmıyor.
Ve lâ tıflâ. "Küçük bir çocukcağızı öldürmeyin!"
Yunanlılar, Ermeniler küçük çocuklarımızı öldürmüşler, süngüleri saplamışlar, yakmışlar, yıkmışlar.
Ve lâ sağîran. "Küçük kimseyi de öldürmeyin."
Tıfıl değil ama savaşmayacak kadar küçük yaştakileri de öldürmeyin.
Ve le'mreeten. "Kadın da öldürmeyin!"
Çünkü o da savaşmıyor. Bakın ayırıyor. Bunlara böyle yapmazsa o da gadir olur.
Sonra başka hadîs-i şerîflerden biliyoruz:
"Ağaçları yakmayın!" buyruluyor.
Mala da telefat vermemeye çalışacak. Bazen savaşın gerekleri icabı mecburiyetleri olabilir ama
Ve lâ tümessilû. "Müsle yapmayın!"
Müsle; "'İşkence olsun.' diye bir kişinin burnunu, kulağını kesmek" demek.
Peygamber Efendimiz bunu da yasaklıyor.
Ve lâ taktilû veliden. "Çocukları da öldürmeyin!"
İslâm'a göre savaşın da bir asaleti, merdâneliği ve âlicenaplığı olduğunu görüyorsunuz.
Sonra başka hadîs-i şerîflerde;
"Manastırında kendi ibadetiyle meşgul olan papazlara, rahiplere dokunmayın!" diye de
Bunları bitirdikten sonra onlara bir bilgiyi daha vermiş:
Ve li'l-müsâfiri selâsü meshin ale'l-huffeyni.
Arapça'da müsafir ne demek?
"Seferde olan kimse" demek.
Türkçe'dekinden farklı. Türkçe'de "misafir" deyince, evimize gelen insanı kastediyoruz.
Ordu olarak sefere çıkıyorsunuz.
Ve li'l-mukîmi. "Ama sefere çıkmamış, yöresinde beldesinde oturmakta olan kimseye
24 saat doldu mu mesti çıkarıp ayağını yeniden yıkaması, yeniden giymesi icap eder.
Havalar soğuyunca ayaklara mestler giyiliyor. Ben dahi şu anda İsveç'te mestliyim.
Bunlar ne kadar kullanılır?
Bir gün, bir gece. Ama yola çıkmış bir insan, bunu üç gün kullanabilir.
Gelelim bu sohbetimizin, bu sayfadaki hadislerinin üçüncüsüne:
Efendimiz'den Amr İbnü'l-Âs radıyallahu anhümâ rivayet etmiş;
İ'mel amele'mriin yezunne ennehû len-yemûte ebedâ va'hzer hazere'mriin yahşâ en yemûte gadâ.
Kısa bir hadîs-i şerîf. Konusunu herhalde duymuşsunuzdur, biliyorsunuzdur.
İ'mel amele'mriin yezunne ennehû len-yemûte ebedâ:
Bu ne demek olabilir?
Hiç ölmeyeceğini sanan bir insanın; ölüm hiç hatırına gelmeyen,
Hiç ölmeyecek insan nasıl hareket eder?
İlk hatıra gelen; yaşamak için kendisine gerekli ihtiyaçlarını sağlamak için çalışır,
Va'hzer hazere'mriin yahşâ en yemûte gadâ:
Ne demek?
Yarın ölecek bir insan da her türlü ufak hesabı bir tarafa bırakır,
Bazı büyüklerimiz de;
İ'mel amele'mriin yezunne ennehû len-yemûte ebedâ.
"Hiç ölmeyecek olan bir insan; 'Nasılsa ölmeyeceğim.' diye telaş etmez,
Ama umumi ve tabii şekilde bizim duyduğumuz, eskiden kulağımıza gelen;
"Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya çalış, yarın ölecekmiş gibi âhirete çalış!" diye büyüklerimiz söylerdi.
Harıl harıl dünyevî vazifeleri de yapacağız;
Hatta Peygamber Efendimiz nasıl buyuruyor?
"Elinde dikilecek fidan varsa sen çukuru kazmış, onu dikmekle uğraşıyorken
Hayırlı işlere, topluma ve kendimize, geçimimize, faydası olacak işlere gayret edeceğiz.
Neden?
Helalinden kazanmak için kimseye muhtaç olmamak için.
Yemenliler; "Biz mütevekkil insanlarız, Allah'a tevekkül ediyoruz." derlermiş.
Allahu Teâlâ hazretleri; "Öyle yapmayın." diyor.
Ve tezevvedû. "Kendinize azık edinin." diye, yol hazırlığı yapmalarını,
"Başkalarına yük olmasınlar, dilenmesinler, başkalarının sırtından geçinmeye alışmasınlar." diye.
Çalışmak onun için lazım.
Kimseye muhtaç olmamak için dosta düşmana el açmamak için; bir.
Çoluk çocuğumuzun ihtiyaçlarını görmek için; iki.
Üçüncüsü de kazandığımız fazla ise o fazlalıkla da sevap kazanmak için.
Mesela bir zengin insanın birkaç çocuğu olsa bir çocuğunu Allah rızası için
Böyle güzel çalışmalar yapmak için de; insanın hayır hasenât yapması
Ben bunlara ilave olarak, bir de kendi hayatımda şunu gördüm:
Çalışan insan dinç kalıyor, genç kalıyor. Çalışmak insanın sağlığına ilaç gibi yarıyor.
Bakıyorsun bağda bahçede çalışan insan 70-80 yaşına gelmiş, hâlen tarlaya gidiyor.
Çalışmak yarıyor. Faaliyet, yorgunluk, çalışmak; o bakımdan da ayrıca güzel bir şey, tatlı bir şey.
Allahu Teâlâ hazretleri ilm ü irfanını geliştiren ve İslâm'a çok faydalı olan kullardan olmayı,