Tarih: | Yer: | İzlenme:65
Euzü billâhi mineş şeytanir racîm. Bismillâhir rahmanir rahîm...
el-Hamdü lillâhi rabbil âlemîn...Vel akıbetü lil müttakîn...
Cenâb-ı Hak cümlemizi nefsin, şehvetin, şeytanın, sevmediği kulların şerrinden muhafaza eylesin.
Yûhıllâhu azze ve celle ile'l-hafazati'l-kirâmi'l-berarati: Cenâb-ı Hakk'ın indinde melekler var.
Lâ tektübû alâ abdî. Benim kuluma yazmayın. Inde dacrihi şey'en. İnsan tahammül edemez.
Yûdau li'l-mü'minîne kerâsiyyü.
Oradan her şey görünecek. Hadi bakalım yavrularım.
Fesahatün ne demek?
Yevmü'l-cumuati sintâ sâaten.
Bazı hadisler sabahleyin erken saatte, bazılarında güneş doğarken,
Bu hadîs-i şerifte de Cabir radiyallauhu anh'ten olan rivayette Neseî'nin, Dâvud'un, Hâkim'in, Beyhakî'nin, Ziyâeddin el-Makdisî'nin; asrın son saatleridir.
Bundan sonraki kısımları Peygamber sallahu aleyhi ve sellim'in hayatına aittir.
Rasûlullah sallahu aleyhi ve sellim hazretleri, Arap olmakla beraber beyaz idi.
Efendimiz sallahu aleyhi ve sellem beyaz olmakla beraber;
Resûlullah Efendimiz'in beyazlığı kırmızı ile karışmış idi.
Beyhakî'nin Hazreti Ali'den rivayet ettiği hadîs-i şerîfte de yine, beyazı kırmızıyla karışmış
Buhârî ile Müslim'in Hazreti Berâ'dan rivayet ettiklerine göre;
Sormuşlar Hazret-i Âişe validemize, "Peygamberimiz'in ahlâkını nasıl tarif edersin bize?" diye.
Çok uzun boylu değil, kısa da değildi.
Ayak itibari ile beşerin en güzel ayağı da onun ayağı idi.
Meselâ Mekke-i Mükerreme'de Makâm-ı İbrahim'de cam kafesin içerisinde taş var.
Cenâb-ı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bir yere çıkmak istedi.
Müslim hazretleri, Ebû Davut Hazretleriyle beraber Hazreti Enes'den rivayetinde;
Beyhakî, Tirmizî, İbni Mâce hazretleri, Hazreti Enes'den rivayet etmiş Diyor ki;
Ve eşca'an-nâs. İnsanların da en şecaatlisi idi.
Huneyn muharebesine gittiler.
Müslümanlar yine peygamberin etrafına toplanıp bir hücum yaptılar.
Renk itibariyle en güzel bir renk olmakla beraber, terledikleri vakit de ,
Gelinlik bir kız, cibinliğinin içerisinde nasıl utanırsa,
Tabii insanlar muhtelifu'l elvân oldukları gibi, muhtelifü't-tabia, çok çeşitli tabiatları vardır.
Şu iki dişe senayâ diyorlar. İki üstte, iki de altta.
Cenâb-ı Peygamber sallahu aleyhi ve sellem'in peygamberlik alâmeti olarak arkasında,
Kâne hâtemühu ğuddeten hamrâe.
Ukkâşe denilen, Ashâb-ı kirâmdan bir zât var.
"Yâ Resûlallah özürler dileriz, sende kimin hakkı olabilir?
"Yâ Resûlallah ben sizi, hatem-i nübüvveti görmek için, öpmek için yaptım bu işi,
Onlar zaman-ı saadette yaşadılar.
Âyet nâzil oldu. Hatırımda yok sahabenin ismi, ilan ettirdi bu yasağı.
Önceden içki yasak olmadığından, bizim evlerde kışlık kavurmalar sakladığımız gibi,
"Medine-i Münevvere'nin sokakları sel gibi oldu." diyorlar. O küplerin hepsi kırıldı, döküldü.
Peygamber sallahü aleyhi ve sellem'in nüfuzu ne kadar tesirli idi.
Mübarek sallahu aleyhi ve selem hazretlerinin sakallarında ancak yirmi kadar beyaz kıl varmış.
Mübarek sallahüu aleyhi ve selem hazretleri konuşurken
Çok terlerlerdi. Fakat terleri miskten daha güzel kokulu idi.
Mübarek başları, elleri ve ayakları etli idi.
Sakalı da çok idi, bol idi, kesîr idi.
O kadar güzel konuşurlardı ki, her işiten onun ne demek istediğini güzel anlardı.
Onun mübarek yüzleri, sanki güneş ve ay gibi idi. Tasvir çok hoş.
Renklerin en çok yeşilini severlerdi.
Huyların içinde en sevmediği huy yalancılık idi. En sevmediği kötü huy yalan söylemek.
İleride medholunduğu gibi, cüzzam hastalığına iyi gelen hurma, "acve" dedikleri hurmadır.
Esvablardan da kâmis dedikleri gömleği severlermiş.
Koyun etinin en çok sevdiği yer, boyun kısmı imiş.
Buhârî ile İbni Mâce'nin Hazreti Âişe'den rivayetinde:
Allah'a kulluk yolları var, çeşitli; tesbih çekilir, namaz kılınır, oruç tutulur...
Onun için, ona ibadetlerin en sevgilisi, sahibinin ona devam ettiği ibadet idi.
Kına çiçeği dedikleri kokuyu pek severlermiş.
Soğuk ve tatlı şerbeti pek severlermiş.
Sütü de çok severlermiş.
Bal şerbetini de çok severlermiş.
Sallahü aleyhi ve sellem hazretlerinin yere bakışları, semâya bakışlarından daha fazla imiş ki,
En çok sevdikleri yemek de, et suyundan yapılmış tirid dedikleri yemekmiş.
Bir de hurmayı yağla karıştırıp, nasıl yapıyorlarsa,
İşlerin, amellerin ona en sevgilisi, devamlı olunanı imiş.
Meyvalardan en çok sevdikleri de, yaş ve taze hurma imiş.
Etlerin en iyisi, kol etlerini severlermiş. Allah şefaatlerine nâil etsin inşaallah.
Evvelki gün bir Amerikalı efendi geldi. Amerikalı Yahudi. Hollanda'ya gitmiş.
Müslümanlığın bilinmesi lâzım olan şeylerini öğrenmiş, oradan gitmiş Acemistan'a.
İki tane İngiliz kardaş geldi.
Bu suretle de, bize örnek oluyorlar. Taa Londra'dan çıkmış buraya gelmişler.
Amerika'dan geliyor, İngiltere'den geliyor, Almanya'dan geliyor,
Bize miras olarak geldi tabii; anamızdan, babamızdan.
İmâm-ı Âzam demiş ki; "Cennete gireceklerin sonuncusu keşke ben olabilsem!" demiş.
Müslümanlık bir kardeşliktir; iki değil.
Allah cümlemize tevfîkât-ı samedâniyyesini refîk eylesin de,
Sübhâne rabbike rabbil izzeti ammâ yesifûn. Ve selâmün alel mürselîn... Velhamdü lillâhi rabbil âlemîn.
6295 hadis okumuşuz elhamdülillâh.
El-Fâtiha!..