Tarih: 31.12.1990 | Yer: | İzlenme:1772
Bismillâhirrahmânirrahîm.
el-Hamdülillahi Rabbil âlemin. Hamden kesiran tayyiben mübareken fih.
Bizler için en önemli mesele olan bir konudan başladık. Dünya hayatı bir imtihandır.
Zevk peşinde koşuyoruz, eğlence peşinde koşmuyoruz.
Hayat imtihandır ve insan hayatta bu imtihanı kazanacak şeyler yapmalıdır.
Çalışmaların, faaliyetlerin, ibadetlerin, hayırların fayda vermesi için
Tesadüfen bir insan bir iyilik yaparsa, bilmeden bir insan ters bir maksatla bir iyilik yaparsa
Bunların hepsinin ana ruhu, can damarı, her şeyin aslı iman ve Allah'ı tanımak, Allah'ı bilmektir.
Birisi var. Her yerde hazır ve nazır.
Nereden geliyor?
Bunu hiç düşünmez misin der yani bir insan.
Va'lemû ennallâhe yehûlu beyne'l-mer'i ve kalbihi
Bize bu kadar yakınlık içinde olan Allahu Teâlâ Hazretlerini
Ve biz de asıl istediği de kendisini tanımamız. En önemli şey bu.
O zaman kendini düzeltmen lazım. O zaman birtakım çareler araman lazım.
Marifetullah ilmi, hangi ilimdir?
Tasavvuf ilmidir. Tefsir gibi Kur'ân-ı Kerîm'i anlatan bir ilim.
Cemiyetin yönetimi, mirasın taksimi, aile hukuku her şey var; Kur'ân-ı Kerîm'in içinde.
Niye Ziraat fakültesi ile Tıp Fakültesi beraber değil.
İkisi de ilim değil mi?
İlim ama konuları çok farklı olduğu için ayrı yerlere konulmuş.
Namaz kılmanın şeklini öğrenmiş oluyor.
Metinleri öğrenmiş oluyor, rivayetleri öğrenmiş oluyor. Güzel.
Marifetullah ilmi, irfan ilmidir. Bu konu da tasavvuf ilminin içinde inceleniyor.
Bunu ayrı bir ders halinde anlatmak lazım.
Aynı zamanda ameliyat yaptırıyorlar. Aynı zamanda laboratuvarda çalıştırıyorlar.
Nazariyatın teorisini ve tatbikatını sözlü olarak anlatırız.
Onlara oryantalist deniliyor. Oryantalist profesörler Ortaçağ ile ilgili bilgileri inceliyorlar.
Kur'an'ın üzerine kitap yazıyor.
Tasavvuf ilmi sadece dershane ilmi değildir. Medrese ilmi değildir. Mikrofon ilmi değildir.
Yalan söylemenin kötü olduğunu herkes bilir de yalan söylemeyen azdır.
Yani bilmek başka, uygulamak başka oluyor.
Gözü görmez adamın, etrafında dolaşır da kapıyı göremez.
Koca bir çürümüş çınar gibi bakarsın kâfir olarak ölür gider. Bre insafsız kâfir!
Ne yapsın? Allah kapıyı göstermedi, giremedi cennete. Kapısını göstermeyince giremez insan.
Boşuna söylemiyor o koca alim.
Hak nasip etmeyince, ummana dalmayınca, mürşide ermeyince,
Doğru mudur?
Doğrudur. Allah bir insana nasip etmişse ona ne diyoruz?
Allah hidayete erdirdi onu, diyoruz. Biz Fâtiha'da her gün ne diyoruz?
Bizi doğru yola hidayet et, Yâ Rabbi! Hidayet senden yâ Rabbi!
Resûlullah Efendimiz'e karşı açıkça söylenmiş ayetler var.
İnneke lâ tehdî men ahbebte. Resûl'üm, boşuna çırpınma; telaşlanma, mahzun olma. Üzülme sen.
İnneke lâ tehdî men ahbebte. Sevdiğin insanı müslüman yapamazsın, sen.
Ve lâkinnallâhe yehdî men yeşâu. Sen yapamazsın, Allah istediğini hidayete sokar.
Evet, aynen böyle oldu. Ebû Talip amcasını çok seviyordu;
"Ama amca ne olur gel; la ilahe illallah Muhammedün Resûlullah de.
Kureyşliler arkamdan alay ederler. Ölümden korktu da müslüman oldu derler, dedi.
Çok istedi ama amcası Ebû Talip ona epeyce faydası olduğu halde imansız gitti.
Hidayet Allah'tan olduğu için Allahu teâla hazretlerinden istenir.
Tasavvuf Allah'a kulları sevdirmenin yolunu, nasihat yoluyla kullara öğretiyor, o kadar.
Nasihatleri tutarsa çocuğu sever; gittikleri yerdeki büyükleri, babası, dedesi, amcası, neyse
Yani tasavvuf öğüt veriyor. Şeyh yol gösteriyor.
Ama Ebû Talip'in kendisinde bir kusur olduğu için kapıyı bulamıyor. Kurtuluşun kapısını bulamıyor.
Mesela arabayı sürüyorsun. Mesela sürüyü güdüyorsun. Bu demek yani. Gütmek, sürmek demek.
Böyle sevk eden kimseye hâdi derler. Çobana da hâdi derler. Çünkü çoban koyunlarını güdüyor.
Mesela bir insan hidayet üzereyse mehdîdir.
Önce bunu öğrenmemiz lazım, bu dünyaya imtihan için geldik.
Çok önemli bir soru bu. En önemli soru bu bizim için.
Dört tarafı duvar, yüksek mi yüksek, kalın mı kalın. Bunun bir yerde çıkışı var; ama neresi.
Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki:
Hemen not almak lazım. Allah kâfirlere hidayet vermiyor. Neden?
Kâfir, varlığını kabul etmiyor. Edepsiz, küstah, terbiyesiz, beyinsiz, geri kafalı, inatçı...
Her yerde, her zaman misal olarak anlatıyorum. Ankara İlahiyatta, fakültede hocayım.
Müsaade edin, gelsin dedim. İçeri almışlar. Odama gelmiş, kapıyı çaldı. Açtı kapıyı.
O bana bakıyor, ben ona bakıyorum.
Ben profesörüm, biraz da bir tarikatın vazifelisiyim diye ismimi duymuş ve gelmiş.
Yok, dedi.
Oruç tutar mısın?
Yok. Sıra sıra sordum soruları. İmanla hiç ilişkisi yok.
Ebû Talip gibi sen iman etmek istemezsen ben sana yardım edemem.
Nasıl yardım edeyim?
Sen kendi kendini mahvetmişinsen.
Vallahi la yehdil kavme kâfirin. Kâfire Allah hidayeti vermez.
Neden?
Bunu defterlerinize, aklınızın, gönlünüzün defterine çok büyük harflerle iri iri yazın.
Hidayet Allah'ın en büyük nimetidir.
Böyle kullarına vermiyor.
Kur'ân-ı Kerîm, köklerine bir kılıç savurmuş hepsini kesmiş, atmış. Savurmuş atmış.
Vallahi la yehdil kavmez kafirin. Allah, kâfirlere hidayet vermez.
Hiçbir şey yapamazsın.
Allah'a dostu olmadan, Allah'tan zorla bir şey koparabilir misin?
Mümkün değil, olacak şey değil. Böyle terbiyesizlik, böyle bir şey olmaz.
Mü'min olmak, nasıl oluyor?
"Tamam, hocam.
O kâinatı yaratan Rabbülâlemin'in sana mesajı onlar. Sana mektubu o.
Bu kompleks cihazı, bu elektronik cihazı kullanamazsın ki.
Padişah bir güzel ferman yazdırıyormuş. Altına bir tuğra, bir güzel imza atıyormuş.
Edirne, Sofya, Belgrad gidiyormuş; paşanın konağına. "Padişahtan ferman var, efendim."
Padişahtan ferman geldi. Âlemlerin Rabbi'nden ferman geliyor. Rabbülâlemin'den ferman geliyor.
Âlemlerin Rabbinin elçisi, onun elçi olarak şereflendirdiği, gönderdiği kimsenin sen ayağının tozu olamazsın.
Olmaz, imanın tamam değil. Yıkıl, git cehenneme.
İnandıysan kitabına da kulak ver.
"İşte iman ettik ya, al bunu yeter." der gibi bir eda içinde.
Mevsimi değiştirebiliyor musun, güneşi doğdurabiliyor musun, batırabiliyor musun?
Neye kudretin var?
Şu kâinatın içinde küçücük bir zerresin.
Yok, hiçbir şeyden haberin yok. Beleşçi geldin. Sinek gibi, böcek gibi yaşıyorsun.
Bir şey değil ki yaptığın şey. Allah'a da inanacaksın, peygamberlerine de inanacaksın.
Ne oldu?
"Araba bozuldu." Az kaldı, oraya gelmiyor. Olmaz.
İnsancıl yani. Hepimizin gözü var, kaşı var. Hepimiz aynı cinsten. Kanguru gibi değiliz, kuş gibi değiliz.
O birleşmenin fermanı.
Allah göndermiş, insanların birleşmesi için. Allah kâfirleri doğru yola hidayet etmiyor.
Kâfir de ondan. Kâfir dedin mi bitiyor işte. Kâfir adam inanmıyor.
Fasıklara da hidayet etmediğini bildiriyor Allah.
Hocam; kâfiri biliyorum da fâsık ne demek?
İnançsız veya bozuk inancı olduğu için inancı geçersiz insan kâfirdir.
Fasık ne demek?
Allah'a itaatten uzaklaşmış, Allah'ın itaatinden çıkmış insan demektir.
Ayağı kaydı, yanlış tarafa gitti. Yanlış yaptı, kötü iş yaptı. Onları da Allah hidayete erdirmiyor.
Olmaz. Edepsizliği kesecek, edepsizlikten dönecek, edepsizliğin kötülüğünü anlayacak.
La yehdil kavmel fasıkin. Fasıklara da Allah hidayet vermez.
Sınıfı geçecek hali yok.
Ödevlerini yapmıyor, aksini yapıyor.
Çocuk babasının tarla parasını aldı mı "Hadi bizim moruktan yine paralar geldi.
Babası da mektep bitirecek sanıyor. Böyle çocuk mezun olur mu?
Olmaz on sene, yirmi sene. Babasına çok tarlalar sattırır. Köyde babası bekler.
Allah, zalimlere hidayet vermiyor. Zorba herif, cani herif, gaddar herif, kan dökücü, hunhar.
Haram yiyor. İnsanlara zulmediyor.
Sadist mi kendisine iğne mi batırıyor? Kendi kendilerini cezalandırıyor mu?
Bazı insanlar böyle şeyler yapıyorlar. Hayır, günah işliyor. Allah'ın cezasına müstahak oluyor.
Demek ki ister kendi kendisine zulmetmiş olsun, günah işlemek suretiyle ister başkasına eza,
Ana fikir bu.
Allah'ın hidayetine ermek lazım. O halde kâfir olmamak lazım. Mü'min olacağız. Fasık olmamak lazım.
Herkese karşı güleç yüzlü, evde zalim.
Mü'min olacak, günahlardan kesilmiş olacak.
Aman imanımız yanlış olmasın, yanlış akideye sapmayalım diye çok çalışacağız; çünkü sahteleri çok.
İnsan; onun için imanı sağlam yaşamayı öğrenecek.
Onun için imanına dikkat edecek. İşte şeriatının önemli meseleleri,
İmanın sağlam olmasına çok güzel destek olur. İman kale gibi sağlam olacak. Sonra kalbi tertemiz olacak.
Kılacağım ömrümün sonuna kadar.
Malımı vereceğim. Senin istediğin ne ise sana mutîyim. Ömrümü sana itaat ile geçireceğim.
Helal lokma birkaç vasıfta incelenebilir:
Yani bir kendisi haram olabilir; bir de alınış, kazanılış şekli gayri meşru olduğu zaman haramlaşabilir.
Bazı kimselerin bedbahtlığı, haram süt emmekten başlar.
Onun için helal lokmaya çok dikkat edeceksiniz.
Büyük zulüm, zulümlerin en büyüğü.
Evliyâullahtan bir zât hacca yola çıkmış. Hiçbir şey almamış yanına.
Su çıkıyor bostandan. "Siz ne kadar masraf ediyorsunuz?" demiş. "Bu attır.
Para kazanmış; ama alnının akıyla kazanmış, yemiş. Helal lokmaya çok dikkat edeceksiniz.
Hidayet nasip ediyor Allah.
Yolda bir bismillah yazısı görmüş, çamurların arasında.
Baş köşeye koymuş. Gece "Sen bizim ismimize hürmet ettin. Sen bizim ismimizi taltif eyledin.
Zulmetmekten korusun. Allah'ın itaati yolunda ayağı kayanlardan, sapanlardan etmesin.
Bunlara çok dikkat edin. Yani çok önemli meseleler.
es-Selamu aleyküm verahmetullah.