Tarih: 25.06.1993 | Yer: | İzlenme:3823
Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.
el-Hamdülillâhi rabbi'l-âlemîne hamden kesîran tayyiben mübâraken alâ külli hâlin ve fî külli hîn.
Emmâ ba'dü:
Aziz ve muhterem kardeşlerim!
Cuma günü geçmişlerimiz bizden dua beklerler.
Kur'ân-ı Kerîm'de âyet-i kerîme ile buyrulmuş ki;
Ve men yü'te'l-hikmete fe-kad ûtiye hayran kesîrâ.
Neden?
Çünkü doğru işlerin mükâfatı cennet, Allah'ın rızası, dünya ve âhiretin hayrı, saadeti, selameti.
Demek ki yanlış iş yapmamak lazım, demek ki doğru iş yapmak lazım.
İyi o zaman hocam hepimiz hikmete talibiz. Hepimiz hikmeti istiyoruz. Hepimize Allah hikmeti versin.
Ne yapalım, ne yapalım da Allah bize hikmeti versin?
Ha, "Hikmetin başı." diyor Peygamber Efendimiz.
"Hikmetin esası, kökü, mayası, aslı, temeli, mahiyeti mehâfetullah.
Şimdi kendi kendimizi bir yoklayalım, açlıktan korkuyor muyuz?
Korkuyoruz.
Yoksulluktan korkuyormuyuz?
Korkuyoruz da sabahtan akşama çalışıyoruz.
Şuraya git.
Başüstüne!
Bunu yap.
Haydi bakalım yapmıyorum de!
Olur mu hocam para alıyoruz, elbette itaat etmek lazım, hizmet vermek lazım.
Sabahtan akşama kadar kazma, kürek savuruyoruz,
Her işi yaptıran Allah mı?
Âmennâ ve saddaknâ.
E her şeye gücü yeter mi?
Ve hüve alâ külli şey'in kadir.
İnnemâ emruhû izâ erâde şey'en en yekûle lehû kün fe-yekûn.
Allah onu öyle oldurur yani yapar. Olduran, öldüren Allahu Teâlâ hazretleri.
Allah'tan korksa yapar mı bu işleri?
Şu sırp şu zulmü Allah'tan korksa yapar mı?
Dini hak din olsa yapar mı?
Papazı aklı başında bir insan olsaydı yapar mıydı bunu?
Bak biz bir kimseyi öldürün diyor muyuz, diyemez miyiz? Bizim elimiz yok mu, bizim kolumuz bağlı mı?
Falanca yerde şunlar şöyle yapmış. Ey cemaati müslimin! Siz de falanca yerde şöyle yapın!
Demiyoruz.
Niye?
Canı Allah verir, cana kıymak doğru değildir.
Ve men yaktül mü'minen müte'ammiden fe-cezâühû cehennemü hâliden fîhâ.
Kafir bile öldürülmez. Kafire İslâm teklif edilir,
Yani kaçak yolcu taşıyorlar, yapmasalar daha iyi ama
Hayır. İhtar eder, dur der, önünü çevirir, teslim ol der, teslim alır.
Allah'tan korkmuyor, hesap verme duygusu yok, imanı yok.
Şu kâinatın tadını tuzunu kaçıran, şu dünyayı insanoğluna zindan eden kafirlerdir.
Biz insanız. Biz Allah'tan korkuyoruz, hesaptan korkuyoruz.
Onları da kötülük yapmaktan men eden ne?
Allah korkusu.
Allah'tan korku iki şekildedir. Bir, Allah celle celalühü
Elbette olur ev yıkanın hanesi vîrân.
Birisine sen bir kötülük yaparsan ettiğini bulursun
Allah bizi bu imandan ayırmasın.
Elhamdülillah nimet içindeyiz. Bak sağız, selametteyiz, elhamdülillah huzur içinde yaşıyoruz,
Ya Allah nimetleri elinden alırsa? Ya Allah bize darılırsa?
Bir de bu var.
Yani ya Allah'ın rızasını elimden bir kaçırıverirsem?
Cehennemden, ateşten korktuğundan, kesilmekten, elinin kesilmesinden, hapse atılmasından korkmasından,
Yunus Emre'nin şiirlerine şöyle bakıyorum, her sözünü biraz kurcalayınca mübareğin [sözleri] hazine sanki,
Salâ oldu kastımıza.
Yani essalâtü vesselâmü aleyke yâ resûallah.
"Eyvah bir şey var!" diyoruz, "Herhalde mahalleden birisi vefat etti!" diyoruz.
Cuma salâsı ayrı.
Gider olduk dostumuza.
Yani vefat geldi ölmek üzereyiz, öleceğiz, gitmeye başladık.
Gider olduk dostumuza
diyor. Düşünceye bak, ölüm demiyor.
Allahaısmarladık!
Hacda, bizim tatlı dilli, güleç yüzlü, sesi güzel bir kardeşimiz var,
İhram bezini belime
Saram ağlayu ağlayu.
İlahisinde böyle söylemiş.
Nasip olsa Medine'de Muhammedi
Görem ağlayu ağlayu.
Filan diye böyle bir ilahisi var, bir yerinde de böyle diyor.
Şimdi düşündüm, hacca gidiyor kardeşlerimiz, biz de gidiyoruz.
Ağlıyor, neden?
Ne oldu hayrola, bir yerine bir şey mi battı? Ne oldu, kesilen bir yerin mi var?
Hayır.
Dağlar ile taşlar ile
Çağırayım Mevlam seni.
Seherlerde kuşlar ile
Ne kadar hoşuma gidiyor.
Muhterem kardeşlerim!
Evet işte bu sözlerin sonunda [da anlaşıldığı gibi] hikmetin başı Allah korkusudur.
Ele geleni yersin
Dile geleni dersin.
Böyle dervişlik mi olur?
Soruyor?
Eline geleni yoklayacaksın, düşüneceksin bu bana geldi ama haram mı, helal mi?
Haramsa almayacaksın, istemem diyeceksin.
E al ya!
Haram, istemem!
E dile geleni demeyeceksin.
Olmaz.
Peygamber Efendimiz; "İnsanı cehenneme iki şey götürür." diyor.
İki dudağının arasında ne var?
Dil var, işte bu.
Bir de tabii iki bacağının arası. İnsanları zaten en çok işte cinsî sapıklık diyoruz, hapis diyoruz.
Bilmem filancanın yanında çalıştığı patronunu filan öldürmüş galiba. Teferruatını da okuyamadım.
E neden yapıyor bunları? Neden yapıyor?
İşte iki bacağının arası insanı felakete sürüklüyor. İki dudağın arası da insanı felakete sürüklüyebilir.
Allah cümlemize, kalbimizi mâmur eylesin, canlı eylesin, sevgisini versin, bir de mehâfetullahı versin.
Bu da hikmetin esası, temeli oluyor.
Allah'tan korkmuyor. Allah'tan korktuğu zaman her iş yerli yerine gelecek.
Tasavvufun başı, esası, ana meselesi ne?
Takvâ.
Takvâ ne demek?
O da sakınmak, çekinmek, korkmak demek.
Mü'min nasıl olacak?
Mü'min beyne'l-havfi ve'r-recâi olacak.
Lâ takmetû min rahmetillâhi. "Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin." diye emir buyurmuş.
Nebbi' ıbâdî ennî ene'l-ğafûru'r-rahîmü.
Kâbe'nin örtüsüne yazılı.
Nebbi' ıbâdî ennî ene'l-ğafûru'r-rahîmü. "Ey Resûlüm! O kullarıma bildir ki."
Nebbi'. "Haber ver, bildir ki." Peygamber Efendimiz Nebi ya. Nebbi'. "Bildir!"
Nebbi' ıbâdî. "Kullarıma bildir ki." Ennî ene'l-ğafûru'r-rahîmü.
Gafûr ne demek?
Çok mağfireti geniş demek.
Rahîm ne demek?
Rahmeti sonsuz geniş demek.
Gafûr ve Rahîm.
Tabii kullar buna takılıp da laubali de olmasınlar diye arkasındanda buyuruyor ki;
Ve enne azabî hüve'l-azâbü'l-elîmü. "Azabım da öyle dikkate alınmayacak gibi değildir ha.
Onun için mü'min kul Allah'ın rahmetine ümidini bağlayacak, edebini takınacak,
Dîvâne râ kalem nîst demişler Farsça. "Deliye mesuliyet yok.
Dîvâne râ kalem nîst. "Divaneye bir şey yok." Aklı olacak insanın.
Allah bize aklı selim versin.
Bir de nesi olacak?
Şeriate dair bilgisi olacak.
Hocam sende mi şeriati methediyorsun? Hoppala! Olur mu şimdi?
Haa, şeriat demek Allahu Teâlâ hazretlerinin emirleri, yasakları ve kanûn-u ilahîsi demek.
Li-küllin ce'alnâ minküm şir'aten ve minhâcâ.
İçki içmeyin, domuz eti yemeyin, faiz yemeyin, zina etmeyin, nikahla yaşayın çoğalın,
Allah ıslah etsin, akıl fikir versin.
Ya da kâfir. Ya çok cahil bilmiyor, şeriat deyince softalık anlıyor, yobazlık anlıyor, mutaassıplık anlıyor.
Yoksa ben şeriate karşıyım demek ne demek?
Ben Allah'ın ahkamını filan dinlemem demek.
Ben kâfirim! Ne demek böyle Allah'ın ahkamı, Kur'an filan ne demek? Allah'ın emri yasağı ne demek?
Heyt istemem onları, ben kâfirim, Allah ile ben harbetmişim,
Onun için böyle ıvır zıvır, saçma sapan laf söylemelim diye Allah bize akıl versin bir,
Şu camide ben bir tane, ihvanımızdan cemaatimizden bir tane insan tasavvur etmiyorum ki domuz eti yesin.
Hocam hınzır eti yasak.
Bunu bilir ama gıybet de haram, Allah gıybeti de haram etmiş.
Demek ki neyi öğreneceğiz?
Hem zâhirî ahkâmı öğreneceğiz hem ahlâki ahkâmı öğreneceğiz.
Allah bizi akıl sahibi eylesin.
Bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha.